"Ağaçların Doktoru" — Hayrettin Karaca
Bandırma'nın bereketli topraklarında 1922 yılında dünyaya gelen Hayrettin Karaca, henüz çocukken babası Hocazade Halil Efendi'den toprağın kutsallığını öğrendi. Ailesinin bahçesinde geçirdiği saatler, onun doğayla kurduğu görünmez bağın ilk ilmekleri oldu. Triko üretimiyle tekstil sektöründe büyük başarı kazandığı yıllarda bile, içindeki bu çağrıyı hiç susturamadı. Fabrikasının bahçesinde ağaç yetiştirmeye başlaması, kaderini değiştiren kırılma anıydı. Her diktiği fidanla birlikte, bir iş insanından "toprağın gönüllü neferi"ne dönüşen bu yolculuk, 1980'lerde bambaşka bir boyut kazandı. Yurt dışı gezilerinde gördüğü botanik bahçelerinden etkilenen Karaca, Türkiye'nin ilk özel arboretumunu Yalova'daki Samanlı Köyü'nde kurduğunda, çevresindekiler bunu "bir zenginin hobisi" sanmıştı. Oysa o, Karaca Arboretum'uyla nesli tükenmekte olan yerel türleri korumanın yanı sıra, adeta canlı bir gen bankası yaratıyordu. Bu 14 hektarlık cennette 7 binden fazla bitki türünü bir araya getirişi, onun artık "Ağaçların Doktoru" olarak anılmasını sağladı. Yaralı bir ağacı iyileştirmek için gecelerini feda edişi, köylülerin dilinde efsaneye dönüştü. 1992'de Nihat Gökyiğit'le birlikte kurduğu TEMA Vakfı, onun mücadelesinin ulusal ölçeğe yayılışının simgesiydi. "Yaşam toprakta filizlenir" diyerek başlattıkları erozyonla mücadele seferberliği, milyonlarca fidanın toprakla buluşmasını sağladı. Ödüller ve unvanlar peşinde koşmadı, ama Birleşmiş Milletler'in "Orman Kahramanı" seçilişi ve Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü, ona adeta kendiliğinden geldi. 97 yıllık ömrünü tamamladığı 20 Ocak 2020'de, arkasında sadece 18 milyon ağaç değil, "Bir tohum dünyayı değiştirir" inancını taşıyan bir nesil bıraktı. Bugün Karaca Arboretum'da fısıldayan yapraklar, onun şu sözlerini hatırlatır durur: "Ağaçlar kökleriyle konuşur, bizse kalplerimizle dinlemeyi unuttuk."